15 Ocak 2012 Pazar

2 OCAK 2012




GEÇMEK BİLMEYEN UPUZUN BİR KOCA YIL...




Sevgili dostlarım ve arkadaşlarım,


Tam onbeş gündür sizlere yazacağım... yazacağım....ama yazmıyorum işte.. Elim gitmiyor....

Upuzun, geçmek bilmeyen bir seneyi yaşadım... Şule'msiz, kızkardeşsiz, onsuz....


2 Ocak pazartesi günü kabri başında onu sevenler ile , onu andık...Dualar ettik.

Çiçekler diktik.. Bizleri gördüğünden, hissettiğinden eminim...

Onu çok özlüyorum... Hayat çok boş ve anlamsız geliyor artık...


Bir daha ne zaman yazacağım? bilmiyorum... İnşallah iyi birşeyler olursa yazarım sizlere..

Olabilecek ilk iyi şey de, Alp'imin üniversite sonuçlarının olacağını düşünüyorum...

İnşallah sizlere güzel haberler vereceğim...



Sağlıcakla kalın,

Alev

4 yorum:

  1. Sevgili Alev Abla,
    O gün yetişemedim..
    Allah kabul etsin dualarınızı,dualarımızı.
    Evet,onsuz ve sevdiklerimin hasreti ile çok zor bir yıl geçti..
    Bir nebze olsun avunmak için , güzel haberlerinizi bekliyoruz..
    Filiz Teyze'ye,Yalçın Ağabey'e ve Şule'ciğimin tüm sevenlerine selam sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. Merhaba, iki gündür işlerden fırsat bulduğum her an blogunuzu okuyorum. Kimi zaman yüzümde bir gülümse, kimi zaman gözyaşlarıyla... Sanki kendi hikayemi okur gibi...
    18 Kasım 2010'da annem bu hastalıkla olan 17 senelik mücadelesine son verdi... Yenildi demiyorum, çünkü sonuna kadar savaştı. Doktorların bile inanamadığı bir mücadeleydi onunki...
    Biz dört kız kardeşiz. Ve Müfiş'imizin bu mücadelesi sırasında her birimiz, elimizden geleni yapmaya çalıştık. Sizi o kadar iyi anlıyorum ki... Yazdığınız herşeyi... Bitkin halini görüp bişey yapamamak, doktorlar olumsuz konuşsa da son ana kadar umudu hiç kaybetmemek, boğazından bir kaşık sütlaç geçtiğinde dünyalar sizin olmuş gibi mutlu olmak, portlar, damardan alınan mamalar... Ve daha neler neler...
    Sizin Şuşunuz, bizim Müfişimiz herşeye rağmen şanslıydı... Çünkü çevresinde onu bu kadar seven, ona mücadele gücü veren insanlar vardı...
    Annemi bu yolculuğa uğurladığımda 27 yaşındaydım ben. Hayat durdu, herşey anlamsızlaştı sanki...
    Ama biliyorum ki onlar hep yanımızda, ihtiyacım olduğunda yine bana güç veriyor, her zaman olduğu gibi elini üstümden eksik etmiyor...
    Eminim bunu siz de hissediyorsunuzdur...
    Yüreğinize sağlık...
    Sağlıcakla kalın,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Su, ( doğru mu yazdım acaba?)

      Bende size başsağlığı dilemek isterim. Ancak bizler birbirimizi anlıyoruz değil mı?
      İnsanın hayatında mutlaka anneninde kardeşinde yerleri apayrıdır. Ama çekilen acılar birbirlerine çok yakındır diye düşünüyorum.
      Bana herkez zaman içinde bu acıyı kabul edeceğimi sylüyorlar. Bilmiyorum ama zannetmiyorum. Benim bu acım benimle beraber yaşayacaktır. Unutmayı, hafifletmesini ben istemiyorum ki...
      Siz benden çok gençsiniz...hayatta beklediğiniz çok eyler vardır mutlaka. Bu sizin bu acı karşısındaki avantajınız. Bu avantajınızı iyi kullanmanızı rica ediyorum sizden..
      Yukarıdaki isminizi tıkladığımda bir blog açıldı. Kurabiyeleride siz mı yapıyorsunuz? Bende Şule nin hastalığından önce pastacılık yapıyordum. Bursa da bir Cafe nin tüm pasta ve kurabiyelerini ben yapıyordum. Ama şimdi eve misafir geleceği zaman pastaneye gidiyorum!!
      Bana gösterdiğiniz yakınlıktan dolayı çok teşekkür ediyorum.sevgiyle öpüyorum...
      SAĞLICAKLA KALIN...
      Alev

      Sil
  3. Merhaba Alev abla,
    Blogunuzu bastan sona defalarca okudum.Şimdi yıne bı gözalttım.Gözyaşlarıma engel olamadım yıne.Ölüm çok fena bişey,ölüm öldürücü birşey...Arkada kalanları da öldüren birşey...Tarifi,tasavuru çok zor..Yaşamayan bılemez dıye klişe bır söz var ya aynen öyle...Tamam her canlı ölümü tadacak mutlaka ama ınsan kabullenemıyor işte.Hayat ne yazıkkı devam edıyo,herkes kendı hayatına gerı dönuyo,bu ıyı mı kotu mu bılemıyorum.sevdiginiz biri oldugunde, icinizde 40 tane mum yanarmis.Gunden gune, o mumlar birer birer soner, sizin aciniz gunden gune azalir ve olum yerine hayati tekrar kabullenmeye baslarmissiniz. 40. gunde ise icinizde tek bir mum kalirmis, ama o hiic sonmezmis. sevdiginiz biri oldugunde, icinizdeki o 40 mumluk aci 40. gunde azalsa da, sonrasinda hic azalmadan, ama ilk gundeki kadar da acitmadan heep surer gidermis...Neden yazdım bu yazıyı sıze bılemıyorum,belkı artık gırmıyorsunuzdur.Sıze sabırlar dılıyorum.Ben de onu tıpkı sizin Şule'yi özledıgınız gıbı özlüyorum...

    YanıtlaSil