27 Kasım 2010 Cumartesi

27 KASIM 2010 CUMARTESİ

Merhaba sevgili dostlar ve arkadaşlar,

Sizlere bugün güzel haberlerim var. İnşallah yarın hastaneden taburcu olacağız ve evimize gideceğiz....Süper bir haber değilmi???? Hepinizin çok sevindiğini ve mutluluğumuzu paylaştığınızı biliyoruz...Burada geçen günlerimizde bizlere verdiğiniz müthiş destekler için, oluşturduğunuz sevgi yumağı için herbirinize ayrı ayrı hem Şule adına hemde kendi adıma çok teşekkür ediyorum..
İnşallah bundan sonra çok güzel olaylar hakkındaki yorumlarınızı okumak kısmet olsun.. Artık onlara ihtiyacımız var...

Yarın pazar. Sabahleyin Şule' ye önce hemoglobin, ardından da trombosit takviyesi yapılacak.
Ondan sonra buradan ayrılacağız. Hemoglobini zaten belirli aralıklarla takviye ediyorlar. Trombositi ise pazartesi günü uçağa bineceği için tedbir olarak uçuş saatine en yakın olan zamanda vermeyi istiyorlar.

Fark ettiğiniz gibi, Şule pazartesi günü Almanya' ya gidecek. Salı sabahı ise Doktor Ahmet Bey ile randevusu var..Yaptığımız telefon görüşmelerine göre, Şule' nin orada biz dizi kan tetkikleri yapılacak. Ardından, daha önce Yalçın' dan alınan , bir kere Şule'ye transfer edilen ve geri kalanı dondurulan beyaz hücrelerden yine verilecek. Bu hücrelerin görevi, Şule' de oluşması istenen reaksiyonun devamını sağlamak ve Ahmet Bey'in istediği bir seviyede uzun süre sürdürebilmek. Bu reaksiyon olduğu müddetçe kötü hücrelerin yeniden ayağa kalkması engellenmiş oluyor.
Bu işlemler bir gün sürüyor. Ondan sonra çarşamba günü inşallah geri gelecek. Daha sonrada evde dinlenme ve beslenme günleri başlayacak.....
İşte sevgili dostlar size son havadislerim böyle... Gelişmeleri sizlere anında bildirmeye devam edeceğim.. Hepinizi seviyoruz....Hepinizi öpüyoruz....

Sağlıcakla kalın...
Sevgilerimle,
Alev Balta

24 Kasım 2010 Çarşamba

24 KASIM 2010 ÇARŞAMBA


MÜJDEEEEEEEEE.........


ŞULE' MİZİN BİYOPSİSİ TEMİZ ÇIKTIIIIIIIIII...



Almanya'daki doktorumuz artık devreye giriyor. Bundan sonraki gelişmeleri hemen size bildireceğim....Bu sabahın taze haberi buydu......


Hapinizi öpüyoruz...

Sağlıcakla kalın..

Alev

23 Kasım 2010 Salı

23 KASIM 2010 SALI


Merhaba sevgili dostlar ve arkadaşlar,


Üç günlük bir aradan sonra sizlere haberlerimi yazmaya başlıyorum. Bildiğiniz gibi dün biopsimiz yapıldı. Sabahleyin erken yapılacağını söylemişlerdi ama sonradan öğlene kaydı. Bu işlemi yapmak için Şule' yi odadan çıkartmıyorlar. Tüm malzemelerini yanlarına alıp, ekipçe odaya geliyorlar. Bu sefer ben Şule'nin yanında kalmak istedim. Doktorlara problem çıkartmayacağıma dair teminat da vericektim ama Şule yanında durmamı istemedi. Onun için Ecmel ile beraber dışarı çıktık. Aslında çok uzun süren bir işem değil. Önce Şule'yi hafiften uçuran bir ilaç veriyorlar. Sonrada onbeş dakika içinde herşey bitiyor. Şule bundan sonraki zamanı çok seviyor. Zira çoook güzel uyuduğunu söylüyor. Doktorların işi bitince önce yüzükoyun yatırıp biopsi yapılan yerin üzerine bir süreliğine ağırlık koyuyorlar. Yarım saat kadar bu pozisyonda kaldıkdan sonra sırt üstü dönüyor Şule ve başlıyor uyumaya... Arada horultularda gelmiyor değil yani.... Bu arada ,ben size biopsinin kalça kemiğinden yapıldığınıda yazmayı unutmuşum. Onun için yüzü koyun çeviriyorlar.


Dün öğlene doğru annemde geldi hastaneye, sonra ben dışarı çıtım. Biraz İstinye Park sosyetesine dahil oldum. Biraz mağaza gezmek, biraz bir yerde oturup dedikodu mecmualarına bakmak beni havamı değiştirmeye yetiyor. Sonra yine hastaneye geri geldim. Şule güzellik uykusundan uyanalı epey zaman olmuştu. Hatta kanepede oturuyordu ben odaya girdiğim zaman. Epey bir zaman üçümüz güzel güzel sohbetler ettik. Sonra da koridor turuna çıktık. Ondan sonrada ben eve döndüm...

Bu sabah yine erkenden hastaneye geldim. Çünkü bu sabahta saat 9.00 da Şule'ye endeskopi yapmaya karar vermişlerdi dün. Yemek borusuna ait sıkıntıları hala geçmediği için bu yüzdende ağızdan tam beslenmeye geçemediğinden doktorlarımız gözleriyle görmek istediler oraları..

Haliye endeskopiyi odada yapamıyorlar. Onun içinde ameliyathane kıyafetlerini giydirip ikinci kata indirdiler. İşlem başlayana kadar beraberdik. Sonra bana bir imza attırıp dışarı çıkartıverdiler!!!!! On beş dakika sonrada doktor yanıma gelip " önemli bir şey görmediğini, sadece kemoterapinin etkisiyle yemek borusunda oluşan lezyonlar olduğunu ve kısa sürede bunların geçeceğini" söyledi. Hepimizin içi rahatladı tabiki.

Sonra odaya geri geldik ama bugünkü işlemde uygulanan rahatlatma ilacı dünküne göre daha hafif olduğunden öyle uzun uzun güzellik uykusuna dalamadı...

Bugün akşam üzeri Yalçın Bursa' dan gelecek. Yine üç kardeş hastane odasında kaynatmaya başlayacağız.. Sonra Ecmel' de bize katılır....Enteresan bilgiler gelirse sizlerle paylaşırım. merak etmeyin..

Şimdi size bir konudan bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz Şule' ye sıklıkla trombosit verilmesi gerekiyor. Şu ana kadar toplam sekiz kişiden belirli fasılalarla trombosit aldık. Bir kişinin, ikinci kez verebilmesi için aradan 15 gün kadar bir süre geçmesi gerekiyor. Bu yüzden , bu sekiz kişiyi arttırmamız lazım. Sizlerden veya çevrenizden A Rh pozitif kan grubuna sahip olanlardan Şule' ye trombosit vermek isteyenler olur mu????


Eğer böyle birşeyi arzu ederseniz önce Amerikan hastanesinin (-1) . katındaki "transfüzyon" merkezine baş vurmanız gerekiyor. Orada sizin kan verip veremiyeceğiniz tesbit ediliyor. Çünkü Trombosit alınırken damar yapısı önemli. Özellikle erkeklerden almayı tercih ediyorlar.

Sonra size bir test uyguluyorlar. Bunun sonucunda donör olup olamıyacağınız saptanıyor ve uygun iseniz listeye giriyorsunuz. Talep olduğu zamanda sizi telefonla arayıp davet ediyorlar. Prosedür böyle....

Önümüzdeki günlerde muhtemelen yine trombosite ihtiyacımız olabilir. Aynı kişilerden tekrar tekrar talep etme durumunda kalmamak için yeni donörlerlerimizden olmak istermisiniz???

Eğer arzu ederseniz bana cep telefonumdan ulaşabilirsiniz...

Alev Balta.... 532 326 67 70
Şimdiden çok teşekkür ediyoruz....


Birazdan Şulem ile yine koridor turuna çıkacağız....Tekrar haberleşmek üzere hepinize iyi günler diliyorum...

Sağlıcakla kalın

Alev Balta


20 Kasım 2010 Cumartesi

20 KASIM 2010 CUMARTESİ

Merhaba sevgili dostlar,

Bir kurban bayramını daha ardımızda bırakarak kasım ayının sonlarına yaklaştık. İnşallah bundan sonraki bayramlarımızı hepberaber, mutluluk ve sağlık içinde kutlayacağız...Bu mutluluklarımızı sizlerle paylaşmaktan da çok keyif alacağımızı peşinen söylemek istiyorum..

Şule, doktorları tarafından verilen ve bayramda kullanabileceği söylenen bir günlük "çarşı iznini" kullanmak istemedi. Onun için de eve gitmedik. Çünkü, biraz biraz ağızdan beslenmeye başlamasına rağmen henüz tüm alması gereken gıdayı damar yoluyla aldığından eve gittiğimiz taktirde bu takviyeyi alamayacağı için hastanede kalmayı tercih etti. Buda son derece akılcı bir karardı onun açısından.

Bugün, Bertan ve Yalçın beraberce Bursa' ya gittiler. Yarın yolların çok kalabalık olabileceğini düşündüklerinden böyle bir karar aldılar. Herhalde Yalçın salı günü falan geri döner..

Bu akşam hastanede Şule ile beraberim. Biliyorsunuz hafta sonları Ecmel, kızı Lal ile beraber oluyor. Pazar günü akşam üstü dönüyor. Cumartesi ve pazar akşamları burada hafta sonu dedikoduları yapıyoruz. Çocukları konuşuyoruz.. Eskileri anlatıyoruz... Şule'yi sıkmadan , başını ağrıtmadan sohbetler ediyoruz... Böyle vakit geçiriyoruz...

Daha öncede yazdığım gibi, pazartesi günü biopsimiz var. Sonucunu 3-4 gün sonra ancak alabiliyoruz.. İnşallah size güzel haberler vereceğim... Dualarınız ile lökositleri çıkartmayı başardık. Şimdi de sizden temiz bir biopsi raporu için dualar bekliyoruz. Haydi eller havaya....

Sizlere bu akşamda bu kadar yazabiliyorum. Güzel haberlerde buluşmak üzere hepinize sağlıklı günler diliyoruz....

Sağlıcakla kalın
Alev Balta

16 Kasım 2010 Salı

16 KASIM 2010 SALI



Merhaba sevgili dostlar ve arkadaşlar,

Hepimiz, hepinizin bayramını en samimi duygularımızla kutluyoruz..İnşallah bundan sonraki bayramlarımız, hep gerçek bayram havası içinde geçsin dileklerim ile bugünkü raporumu yazmaya başlıyorum.

Bizleri takip eden herkezin dört gözle beklediği lökositlerimiz yavaş yavaş teşrif etmeye başladılar. Kibar kibar yazıyorum, zira kendilerini kızdırmaktan ürküyorum.. Bol bol pohpohlayalım ki onlarda korkmadan bolcana hücum etsinler...
Sayıları istediğimiz oranda artmaya devam ediyor. Bu konuda herkezin içi rahat olsun...

Bayramı hastanede kutlama kararı aldık. Böylesi daha rahat.. Ekmek elden, su gölden hesabı...
Böyle düşünürsek kendimizi daha rahat hissediyoruz... Bundan sonraki bayramları da gezerek, tozarak kutlayacağız inşallah...

Şule' nin iştahıda birazcık da olsa normale gelmeye başlıyor. Ama ,yedikleri de halen yemek borusunu yakmaya devam ediyor. Bu problemimiz devam etmekte....
Önümüzdeki pazartesi günü doktorlarımız bir biopsi yapmayı planlıyorlar. Onun neticesi alındıkdan sonra Almanya daki ve buradaki doktorlarımız beraberce ne yapılacağına dair kararı verecekler.

Yine şimdilik bu kadar yazıyorum diyerek hepinizin bayramını tekrar kutlar, bizi sevenleri, bizi düşünenleri, merak edenleri herkezi, herkezi ...yanaklarınızdan öperiz......

Sağlıcakla kalın....
Alev Balta

13 Kasım 2010 Cumartesi

13 KASIM 2010 CUMARTESİ

Merhaba sevgili dostlar,

Yazdan kalma bir gün olarak bu cumartesiyi de devirdikden sonra sizlere yazmaya başlıyorum..
Bugün, düne göre daha iyiydi Şule miz. Allaha şükür, ateşide çıkmadı. Uzun zamandır ateş düşürücü bağlanmadan bir gün geçirmemiştik. Dağlara taşlara tak tak tak ... Bu günümüzü
o ilacı porta bağlamadan geçirdik.

Sabahleyin biraz geç geldim hasteneye. Ecmel saat 11 gibi gideceğini söylemişti. Geldiğim zaman Şulem yeni uyanmıştı. Biraz sonra benden kahvaltı İSTEDİ!!!!!!!! "Yumurta da istermisin ?" diye sorunca da "İSTERİİİİİM " dedi.... Bendeki sevinci düşünebiliyormusunuz??
Hemen aşağıya bir rafadan yumurta siparişi verdik. Onlarda çabucak getirdiler. İki dilim ekmeğin içi, yumurta, labne peynir, birazcık reçel (boğazını yaktığı için az) ve süt den müteşekkil sabah kahvaltısını yavaş yavaş bitirdi...

Sonra sıra temizlik faslına geldi. Banyo ya girmeden önce, göğsündeki port un şeffaf su almaz bantlarla kapatılması gerekiyor. Onuda hemşireler yapıyor. O işlemde bittikten sonra Şule duşa girdi. Güzel güzel yıkandı, misler gibi oldu. Tabi bu arada o banyodayken yatak takımları da değiştirildi. Banyo işi de bitip tertemiz yatağa kurulunca vallahi bakışı bile farklı oluyor.

Öğlenden sonra Ali ziyaretimize geldi. Hastane yönetiminin odalara çiçek almadığını biliyorsunuz. Ali' de Şule nin en çok sevdiği çiçek olan gelinciklerin yapaylarından getirmiş .
Vallahi onu bile odaya kabul etmediler. Hatta Ali güvenliğe " çiçekleri bir göstereyim sonra çiçek odasına bırakacağım " deyince güvenlikdeki görevli Ali ile birlikte odaya kadar geldi, sonra çiçekleri alıp aşağıya indirdi.. Böyle sıkı tutuyorlar işi..

Bu arada Bertan da hastaneye geldi. Bursa-Trabzon maçını hep beraber izledik. Bursa da yaşayanlar olarak üzüldük tabi...

Az önce servisteki hemşirelerden Günhan hemşire odamıza geldi. Şule' ye bir sürpriz hazırlamış. Ama dedi "bunu hazırlayabilmek için güvenlik dahil izin almadığımız merci kalmadı".. Büyücenek bir camdan ilaç kutusunu vazo olarak düşünün. Üzerine bir kelebek yapıştırmış. İki tane kırmızı gülü içine koyup, güzel bir kurdele ilede fiyonk yapmış. "Bunların hepsini bilebildiğimiz tüm dezenfektanlarla yıkayıp temizledik, merak etmeyin" dedi.
Şule bu sürprize çok sevindi tabi.... Camın içine çiçeğimizi yerleştirdik... Güzün güzel olaylarından biride buydu....

Bugün size güzel haberler verdiğimi umuyorum. İnşallah bundan sonra hep böyle olacak sevgili arkadaşlar...
Güzel bir hafta sonu ve bayram tatili, geçirmenizi dilerim...
Sağlıcakla kalın....
Alev Balta

10 Kasım 2010 Çarşamba

10 KASIM 2010 ÇARŞAMBA

Merhaba sevgili dostlar,

Üç gün aradan sonra tekrar yazabiliyorum sizlere. Şule' miz şimdi tam karşımda yatıyor. Elinde ev yapımı beyaz muhallebisi var. Azıcık azıcık ağzına atarak o küçük kaseyi bitirmeye çalışıyor. Bitirebilmek için epey çaba harcadığını buradan farkedebiliyorum. Ama hiç sesimi
çıkartmıyorum. Hani küçük çocuklar önlerine konan şeyleri bir müdet sonra kendi kendilerine yemeğe başlarlar. Sizin fark ettiğinizi anladıkları anda da bırakırlar ya ... İşte o hesap...

Bugün lökositlerimizde hafif bir kıpırtı başladı. İnşallah bundan sonra şakır şakır artmaya başlayacaklar. Ondan sonra bir biopsi yapılacak. Bu sabah Burhan Bey geldiği zaman böyle olacağını söyledi. Sabırsızlıkla bekliyoruz...

Dün, Yalçın ve annem beraber Almanya' ya gittiler. Bir hafta sonra yine beraber gelecekler..
Bayramı Yalçın burada geçirecek. Bugün de benim eşim Bertan Bursa' dan geldi. Bayramda hep beraber burada olacağız inşallah.

Sizlere yazabileceğim daha farklı birşeyler yok henüz. Gelişmelerden sizleri hemen haberdar edeceğim.

Tekrar görüşmek üzere,
Sağlıcakla kalın..

Alev Balta

7 Kasım 2010 Pazar

7 KASIM 2010 PAZAR

Merhaba sevgili dostlar ve arkadaşlar,

Geçen hafta olduğu gibi yine güzel bir pazar gününü geride bıraktıkdan sonra size yazmaya başlıyorum.
Dün gece hastanede ben kaldığım için sabah Burhan Bey odaya geldiğinde ben de Şule'nin yanındaydım. Önümüzdeki iki, üç gün içinde artık lökositlerin kıpırdanmaya başlamasını beklediğini söyledi Burhan Bey. Onun için hepinizden yine LÖKOSİT duasına çıkmanızı rica ediyoruz...

Lökositler istenilen düzeye çıktıkdan sonra vücut kendini toparlamaya başlayacak, kimyaların oluşturduğu olumsuzluklar yavaş yavaş vucudu terk edecek. Ondan sonra bir biopsi yapılacak. Oradan elde edilecek sonuca göre tedavinin yolu saptanacak..

İki gündür canı birazcık birşeyler yemek istedi. Mesela dün, sevgili Nilgün'ün yaptığı limonlu kek den ve birazcık süt istedi. Kekin bir dilimini, sütün bir bardağını bitiremedi ama olsun, boğazından birşeyler geçirebildi. Bugün de Dane' nin getirdiği bebe bisküvilerinden iki tane yedi, birazcık da süt içti. Ne güzel değil mi????

Sevgili arkadaşlar, bundan önceki yazımda Almanya'daki doktorumuz Ahmet bey'in , Şule'ye yazdıklarını Şule' nin onayı olmadan sizlere aktaramayacığımı yazmıştım. Aldığım informasyonlara göre bu cümlem yanlış yorumlanmış. Ahmet bey'in olumsuz şeyler yazdığı düşünülmüş.
Haşa böyle bir şey yok. Sadece Ahmet bey'in Şule'ye yazdığı çok sıcak bir mail bu... Onun için Şule' nin onayı olmadan yazamam dedim. Aman yanlış anlamayın... Panik yapmayın... Yok öyle kötü birşey...

Bu gün öğlenden sonra Yalçın' cığımız geldi. Salı gününe kadar burada kalacak. Bu gecede hastanede kalmak istiyordu ama sevgili Ecmel, karıcığının yanında olmak istiyor. Onun için birazdan Yalçın ve ben anneme gideceğiz. Yarın sabah yine buralardayız...

Size tekrar yazabilmek umuduyla,
Sağlıcakla kalın diyorum..

Sevgilerimle,
Alev Balta

5 Kasım 2010 Cuma

5 KASIM 2010 CUMA

Merhaba sevgili dostlar,



Biliyorum Şule'yi çok merak ediyorsunuz... Blog da hergün güncellenmeyince herhalde arada beni de anıyor, kulaklarımı çınlatıyorsunuzdur !!!!!



Size en son yazdığımdan beri çok büyük bir gelişme olmadı..İki gündür ateşi çıkmıyordu ama bu sabah yine yükseldi.

Şimdi ateş düşürücüleri taktılar, birazdan fayda etmeye başlar... O zaman Şule ninde gözü açılmaya başlıyor...

Dün ve ondan önceki gün 2-3 tane grissini , 2-3 tane bisküvi yiyebildi. Canı şeftali kompostosu istemişti. Ama içemedi. O bile yemek borusunu yaktı... Az kaldı. Artık lökositlerimiz yakında kıpırdanmaya başlarlar.. Ondan sonrada bu kemoterapi yan tesirleri süratle bitmeye başlarlar..



Dün Şule Almanya'daki doktorumuz Ahmet bey'e son tahlil sonuçlarını yazdı ve biraz durumundan bahsetti.

Akabinde, Ahmet Bey' den cevap geldi... Bu cevabı Şule'min izni olmadan sizinle paylaşamayacağım.. Kusuruma bakmayın...



Pazar günü Yalçın yine geliyor. Şule yi görmeden içi rahat etmiyor. Salı ya kadar kalacak. Salı günü annemi de alıp Almanya' ya gidecek. Bir hafta sonra annem geri gelecek. Böyle bir hava değişiminin ona iyi geleceğini umuyorum...

Orada çocuklarla biraz değişik ortamda kalmak havasını değiştirecektir.



Arkadaşlar

Şimdilik benden yine bu kadar...



Sağlıcaklakalın

Alev Balta

2 Kasım 2010 Salı

2 KASIM 2010 SALI

Merhaba sevgili dostlar,

Kasım ayının ikinci gününe de geldik. Size son yazdığımdan beri pek bir değişiklik yok.
Dört, beş gündür hiç çıkmaya ateş dün tekrar kafasını kaldırmaya ortaya çıkmaya başladı. Bu da Şule yi çok huzursuz ediyor. Bu sabah ateşi 39.1 i buldu. Allahtan ilaca hemen cevap veriyor. Bir saat sonra 38.4 e indi.

Ağız ve yemek borusundaki sıkıntılar aynen devam. Bunu kemoterapinin yan tesirlerinden biri olan mantar üremesine bağlıyorlar. Bunun için dün kültür alındı. Ama doktorlar kültürün üremesini beklemeden gerekli olabilecek ilaçlara başladılar.
Almanya 'daki doktorumuzla sıkı temas halindeyiz. Hem biz, hemde buradaki doktorlar.
Şule nin şu an yaşadıkları sıkıntıların tedavinin bir sonucu olarak normal olduğunu, korkacak bir durumun olmadığını, bir şekilde ateşin kontrol altına alınacağını her konuşmamızda bize anlatıyor.

Şule nin lökositleri olması gereken seviyeye çıktıkdan sonra Ahmey bey devreye girecek. Tedaviye burada mı devam edilecek, yoksa Almanya'ya mı gidilecek... Bunların kararı henüz verilmedi. Bunların hepsi Lökositlerin çıkması, Şule' nin genel durumunun iyileşmesiyle doğru orantılı verilecek kararlar.

Bu konudaki gelişmeleri sizlere duyuracağımdan emin olabilirsiniz..

Şimdilik verebileceğim haberler bunlarla sınırlı.. Tekrar görüşmek üzere...

Sağlıcakla kalın,
Alev Balta