28 Aralık 2010 Salı

28 ARALIK 2010 SALI

















Merhaba sevgili arkadaşlar,


Dört günlük bir aradan sonra yine beraberiz. Noel babaların sokaklarda dolaştığı bu günlerde,
Şule'min sevgili arkadaşlarıda bugün noel babalar gibi bizi ziyarete geldiler. Tabiki hepside içeriye girip Şule' lerine bir merhaba diyebilmek için can atıyorlardı. Ama doktorlar tarafından o kadar tembihliyiz ki ziyaretçi konusunda!!!...Ne olur kusuruma bakmayın... Kan değerleri o kadar düşük seviyerdeki şimdi. Bizleri hiç birşekilde etkilemeyek o minicik mikroplar onu çok hırpalayabilirler. O yüzden ziyaretçi sayısını minumumda tutmaya çalışıyoruz. Alp, annem, Ecmel ve benden başkasının içeriye girmesini doktorlarımız onaylamıyorlar..Tabi birde eğer buradaysa Yalçın'a izin var...

Bugün ilk olarak Şule' nin lise yıllarından arkadaşı olan Aydan geldi. 1972-1980 yıllarını aynı okulda, aynı yatakhanelerde geçiren , o senelerde birbirlerinin dertlerine derman olmaya çalışan , sevinçlerini, üzüntülerini birlikte yaşayan bu kızlar şimdi de Şule' ye en güzel yeni yıl dileklerini bildirebilmek için çok güzel bir organizasyon yapmışlar.
Hepsi, ayrı ayrı birer yılbaşı konuşması hazırlamış ve bunları video ya çekmişler. Sonra hepsini bir flash diskcde toplamışlar. Onuda çok şık bir kırmızı kutunun içine yerleştirmişler..
Şule bugün henüz onları seyretmedi. Keyfinin biraz daha yerine gelmesini bekliyor, ki tadını çıkara çıkara seyretsin. Aydan' ın söylediğine göre, Amerika' daki Alev'in gitar eşliğinde söylediği bir şarkısı da varmış. Ben de büyük bir merakla bekliyorum. İnşallah önümüzdeki 2-3 gün içinde hep beraber seyredeceğiz bu güzel disci.
Öğlene doğru, sevgi battaniyesinin mucidi olan Oya telefonla beni aradı. Biraz sonra Şule' ye yeni bir sürpriz getireceğini söyledi. Büyük bir merakla beklemeye koyuldum. Artık o güzel battaniyeden sonra daha başka ne yaratabilirler diye.. İnanın , o getirdiği şey hiç aklıma gelmemişti. Buda süper bir düşünce ürünü.. Şimdi size anlatmaya çalışayım..
Bir kanat ince kumaştan yapılmış perde düşünün. İki yanlarında çizgileri var. Orta yeri pano şeklinde boş. Bu boş olan alana, IK da çalışan herkez ,ellerini çeşitli renklerdeki boyalara batırarak , eskiden ilk okullarda yapılan patates baskılar gibi el izlerinden baskılar yapmışlar ve hangi elin kime ait olduğunuda yanlarından oklar çıkararak yazmışlar.. Zannedersiniz ki tüm
IK çalışanları pencereden Şule' me el sallıyorlar. Süper bir düşünce...Çok güzel..çooook..
Bütün bunlar olurken Şule uyuyordu. Onun için odada gürültü yapmak istemediğimden perdeyi asamadım. Uyandıkdan sonra kimlerin geldiğini anlattım ve "lütfen şimdi şu çarşafı kafana çek, ben tamam diyene kadarda bakma " dedim. Yavrum oda söz dinledi...
Daha önce görevliden istediğim, şimdiye kadar üzerine çıkamadığım kadar çok basamaklı bir merdiveni pencerenin yanına getirdim. Tabi tangır-tungur sesler çıkıyor bu arada...O güzelim perdeyi mevcut perdelerin altına astım, bir güzel düzelttim sonrada Şule' ye "tamam" dedim..
Çarşafı kaldırıp, pencereye doğru bakarken gözlerindeki ışıltıyı maalesef ki sadece ben görebildim. Ama emeği geçen herkezin görmesini çok isterdim. Şunuda yazmayı unutmayayım, perdenin bir kenarında yukarıdan aşağıya doğru ninik mandallara yapıştırılmış renkli renkli kalpler tutturmuşlar.. Oda ayrı bir güzellik...

Bütün bunlar olurken Bir ara telefonum çaldı yine. Arayan sevgili Dane... Telaşeli telaşeli bana şunu soruyor: "Alev, çabuk söyle Şule en çok hangi çiçeği seviyor?" Fazla düşünmeye gerek yok Şule' nin favori çiçeğinin gelincik olduğunu zaten biliyorum da hastaneye hiç bir şekilde yapma da olsa çiçek alınmadığını Dane biliyordur. Ne yapacak acaba diye de düşünmeden edemedim.
Oya ve arkadaşları tam gitmek üzereyken Dane elinde upuzun bir rulo paket ile geldi. " Bunu lütfen aç ve içeri as" dedi. Ruloyu bir açtık ki ...İçinden ne çıksa beğenirsiniz???Kocaman bir poster. Şahane bir manzara. Yukarıda masmavi bir gökyüzü, aşağıda ise bir gelincik tarlası...
Üzerinde de şu yazıyor: KAÇARI YOK GEÇECEK! Nişantaşında bir ofset matbaa bulmuş. Ne istediğini ve neden istediğini her türlü duygusallığı katarak anlatmış. Çünkü "hemen yapamayız" demişler. Hikayeyi dinledikden sonra "yarım saatte olur " cevabını almış. Ama Dane için buda çok uzun süre.. "size iki dakika müddet, bunu yapıyoruz" demiş ve direkt internetten gelincik tarlası resimlerini bulup işe koyulmuşlar hep beraber. Ortaya çıkan poster nefis. Onuda Şule nin odasının kapısına astık.. Bu arada Dane nin bir tavsiyesi var. Matbaada mavi gözlü süper bir çocuk varmış. "İlgilenenlere duyur" diyor....



İşte bu günümüz böyle üç tane çok güzel sürpriz ile geçti..
Şule bugün de düne göre biraz daha iyi. Henüz birşeyler yiyip içmeye başlamadı ama gözleri daha güzel bakıyor. Çoğu zamanını da uyuyarak geçirmeyi tercih ediyor. Birkaç güne kadar kan değerleri normal sınırlara gelmek için hareketlenmeye başlayacaklar. O zaman herşey daha güzel olacak. O zamanda ben sizlere Şule ile ilgili çok daha güzel haberler vereceğim.. Bekleyin..
Bekleyin...Bekleyin....


Hepinizi çok seviyoruz..
Sağlıcakla kalın,

Alev Balta

7 yorum:

  1. Sevgili Alev ,
    Bu anlattıkların masal gibi geliyor insana , ne kadar kıymetlimizsin Şule , bu güzellikler herşeye iyi gelecek , sevgiler , iyi geceler
    Nilgün Pakkan

    YanıtlaSil
  2. Şule'cim gibi çok özel insanlar ancak bu kadar özel dostlukları hakediyor.
    çok öpüyorum

    YanıtlaSil
  3. Hakikaten de Dane'ciğim güzel bulmuş lafı; "kaçarı yok geçecek!". Hepimiz bu bekleyiş içindeyiz.

    Şuşu'cuğum, iş seyahatinde olduğum için geç haberim oldu, görüntülü sevgi mesajımı Aydan'a yetiştiremedim. Oysa şöyle bir planım vardı; Kuzguncuk'un ortasında çok sevdiğim ve sabah kahvaltısına gittiğim çok sevimli bir kafemiz var; onun önünde sana "ben seninle burada kahvaltı yapacağım güzel bir bahar gününü düşlüyorum" diye mesaj yollayacaktım. Göz göz yumurtaları, güzel peynir ve reçelleri gösterecektim. Olmadı ne yapalım. Yaratıcı fikirleri bitmez bizim kızların. Bir daha ki sefere ben de dahil olurum inşallah...

    Şuşu'm, bu senenin de bak sonu geldi. Zaman bizim uydurduğumuz bir kavram aslında. Ne sonu var ne başı. Paldır küldür geçen bir yıldı bu yıl. Senin bu rahatsızlığın aslında hepimize de yaşamdaki önceliklerimizi gözden geçirmemiz için bir deniz feneri oldu sanki. En azından benim için böyle. Her sabah güne başlarken ki dualarıma seni de dahil ettim. Senin için dua ederken de her sabah aslında yaşamda bizim için önemli olan tek şeyin karşılıklı sevmek ve sevilmek ile sağlık olduğunu daha iyi idrak ettim. Sen herkesten sana doğru akan nefis bir sevgi ırmağının kenarındasın şimdi. Ayaklarını bu suya sok, kötü düşünceleri içinden çekip almasına ve yıkamasına izin ver. Bu ne büyük bir güzelliktir...
    O çok özlediğim tatlı yanaklarından kocaman kocaman öperek ben de diyorum ki: Kaçarı yok, geçecek. İnşallah 2011 en güzel yılımız olacak birlikte, sevgiyle.
    Petek

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Şule,Dane'ciğimin ellerine sağlık,bence de kaçarı yok geçecek ve biz 2011 de hep beraber keyif yapacağız...Güzel ve sağlıklı günlerde görüşmek üzere...

    YanıtlaSil
  5. 2010 ve 2011 yıllarının sloganı belirlenmiştir !!

    " KAÇARI YOK GEÇECEK ŞULECİM "

    Bu işi atlatacaksın bu da günün falı şekerim ! Seni çok seviyorum, Şifa beni de aradı sağolsunlar beni de cd'ye kaydettiler, benimki biraz direk ve düz oldu ama benim video ve film çekimlerinde gülmem geliyor,o sebeple kısa ve öz oldu.

    UNUTMA İYİLEŞECEKSİN ! BUNA TÜM KALBİMLE İNANIYORUM ARKADAŞIM !

    Herşeyin gönlünce olacagı bir 2011 diliyorum !

    SEvgili Alev abla sizlere de sağlıklı, huzur dolu bir 2011 dilerim ! Kalbiniz dert görmesin !

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  6. Şulem, ben de bayıldım bu slogana, "kaçarı yok geçecek"... inan geçecek Şulecim, sakın inancını kaybetme, ne kendine, ne de sevenlerine... Yeni yıl tüm heyecanı, umutları ve sevinciyle gelecek ve sen süper bir yıl geçireceksin, geçireceğiz. Sana olan bu sevgi seli, hepimizin kalbinde bu kadar güzel bir yerinin olması boşuna değil. Her zaman ışıldayan güzel gözlerin, sıcacık kalbin bu sevgiyi fazlasıyla hak ediyor. Sen benim tandıdığım en güçlü, en sağlam kadınsın. Seninle çalışırken, herkese bu kadar hoş ve güzel olmana rağmen, kadınsı kaprislerden ne kadar uzak olduğunu anlatırdım... Seni tanıdığım gün, dün gibi aklımda. Sen bana güvenmiştin ilk görüşmemizde, ben de sana...Ne mutlu bana ki, seni tanıdım, hayatına girdim... Önce patronum sonra da en sıkı dostum oldun. Aklına, sağduyuna, pozitif enerjine hayran oldum. Ve sonuna kadar sana güvendim. Sana güvenim her geçen gün daha da arttı, bu hastalığı yeneceğine de yürekten inanıyorum. Hayatımdaki herşeyi hiç çekinmeden anlatabildiğim yegane insansın sen...Kalbimdeki yerin gerçekten çok özel. Kaçarı yok geçecek Şulem, dayan ve yeni yılda çok çok güçlü, sağlıklı ve mutlu ol... Tabi sayende bizlerde.. Seni çok seviyorum.. Güzel yüzünü, ışıldayan gözlerini çok özledim...En kısa zamanda görüşmek üzere, kucak dolusu sevgiler, Bu vesile ile tüm ailene, sevdiklerine ve seni seven herkese mutlu yıllar diliyorum. Hep birlikte, sağlıklı, mutlu nice güzel yıllarımız olsun...

    YanıtlaSil
  7. Canim Sulem, sonunda sana yorum gonderebiliyorum. Benim Apple Mac'te kullandigim browser bozulmus.
    Bu kadar sevgi seli benim bile icimi isitiyor ama bu Oya Hanim ve IK'lilerle yarismaya imkan yok. Vallahi ne kadar yaraticilar, perdeye bayildim. Bir yanda poster, bir yanda battaniye, diger yanda perdeler her yerden pozitif enerji yansiyor. Bir de tabi bizim Aydanimizin videosu. Canim benim ben galiba biraz icine ettim. Yirmi yil sonra elime gitar alinca boyle oluyor. Kizim ayip olmasin, sesin fazla titriyor diye bana eslik etti (yani arka planda o da sana sarki soyledi). Canim benim bir tanecik arkadasim, senin yenemiyecegin zorluk yok... Bitecek, kacari yok.. gececek :)

    Sana ve tum aileye ozellikle Alev'e (hele bize boyle uzun yazdi ya) guzel bir yeni yil diliyorum. Yeni yilda yeniden dogman dilegiyle.

    KOCAMAN OPUCUK :)

    ALEV A.

    YanıtlaSil